Eşitliğin eğitimi ailede başlıyor, okulda ve toplumda devam ediyor
Eşitliğin eğitimi ailede başlıyor, okulda ve toplumda devam ediyor

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için sorularımızı yönelttiğimiz AİMSAD’ın kadın üyeleri Fen-iş Makine Yönetim Kurulu Başkanı Tijen Akoğlu, Netmak İhracat ve Satış Yöneticisi Melike Türksever Yılma ve Hasdem Makina Yüksek Makine Mühendisi Didem Fatma Demir, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için neler yapılabileceğini, iş dünyasında kadın olmanın avantajlarını ve dezavantajlarını, kadın istihdamının artırılması için önerilerini paylaştılar.

8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları istemesiyle greve gitmesi ve ardından kapatıldıkları fabrikada çıkan yangın sonucu çoğu kadın 129 işçinin can vermesi üzerinden tam 165 yıl geçti. O günden bugüne çok önemli değişimler yaşansa da bazı sorunlar hala çözüm bekliyor. Başta toplumsal cinsiyet eşitsizliği olmak üzere, kadınlar 21. yüzyılda hala yetkinliklerini kanıtlamak zorunda bırakılıyor. Eğitimde, iş hayatında, sosyal ve kültürel alanda hala birçok zorlukla karşı karşıya bırakılıyorlar. Ancak yapılan araştırmalar, kadınların aynı anda birçok işi birlikte yönetebildiklerini, kadın çalışanların ağırlıkta olan kurum ve kuruluşlarda işlerin çok daha sistematik ilerlediğini gösteriyor.

 

“Kadınlar iş hayatında ne kadar yer alıyorsa ülke o kadar büyüyor”

Fen-iş Makine Yönetim Kurulu Başkanı Tijen Akoğlu

Toplumsal sorunlara dair eğitimler aileden başlamalı. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kalkması için öncelikle aileler çocuklarına biyolojik cinsiyet ve toplumsal cinsiyet ayrımını öğretmeli. Aileler tarafından cinsiyet ayrımcılığından uzak bir anlayışla, kendine güvenen, şiddetin her türlüsünün kötü olduğu bilinci aşılanan bireyler yetiştirmelidirler. Sonrasında ise çocuk okul hayatına geçtiği zaman öğretmenin rolü devreye girmeli. Çocuklara cinsiyetçi kalıplar olmadan eğitim verilmeli. Kısacası bilinçli eğitimle yeni nesilleri yetiştirebilirsek, geçmişten miras kalan erkek egemen anlayışını yıkabiliriz. Bunların yanı sıra hükümetler bu ayrımcılığı önleyici politikalar yürütmeli, hukuk alanında düzenlemeler yapmalı, cinsiyet eşitliğini sekteye uğratan tüm faktörleri ortadan kaldırmalıdır. Televizyonda sunulan programlarda şiddet içerikli dizi ve filmlerin yayınlanmaması sağlanmalı, aksine medyanın gücü kullanılarak cinsiyet eşitliğini vurgulayan mesajlar verilmelidir. Unutulmasın ki; Cumhuriyetin kurulması ile birlikte kadınlara temel haklar sağlanmış ve bu haklar yasal olarak güvence altına alınmıştır. Kadınlar iş hayatında ne kadar yer alıyorsa ülke o kadar büyüyor. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman kişi başına düşen milli gelirin ne kadar yüksek olduğunu görebiliyoruz. Kadın ve erkeğin aynı işi yapmalarına rağmen cinsiyete dayalı maaş sisteminin ortadan kaldırılması ile iş gücüne daha çok kadının katılacağına inanıyorum. Ailede hem kadının hem de erkeğin çalışması haneye maddi refah sağlayacak ve olumlu etkileri her alanda görülecektir. Biz kadınlar aynı anda birkaç işi yapabilme özelliğine sahip olduğumuz için zaman kazanabiliyoruz, hiç kimseden çekinmeden kolay iletişim kurabiliyoruz, derdimizi anlatabiliyoruz, bu nedenle sonuca daha hızlı ulaşabiliyoruz. Önsezimiz kuvvetli ve sabretmeyi biliriz, hızlı çıkışlarımız yoktur. İstediğimiz her şeyi başarabiliriz. Üzerimize yapışan eş, anne sorumluluklarımıza rağmen iş hayatında da başarılı olabiliyoruz. Çünkü planlama konusunda çok başarılıyız. Kadınların iş hayatında daha fazla yer edinebilmesi için kadın istihdamının arttırılmasına yönelik teşvikler ve kadınlarda eğitim oranı arttırılmalı. Mesleki eğitimde kız çocukları da teşvik edilmelidir. Son olarak kreş ve çocuk bakımevleri arttırılıp, fiyatları düşürülür ise daha çok kadın iş hayatına atılabilir diye düşünüyorum.

 

“Kadın istihdamının arttırılması için kadın çalışanlara yönelik

 teşvikler arttırılmalı”

Netmak İhracat ve Satış Yöneticisi Melike Türksever Yılmaz

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kadının her işin üstesinden gelebileceğini kabullenmek ile işe başlayabiliriz. Kadınlar şu an her alanda, erkeklerden bir farkı olmadan iş yapabiliyorlar, katılım sağlayabiliyorlar. Üst yönetimlerin bu konuda fikirleri değişir ve aksiyon alırlarsa, kadınlara her alanda çalışma olanağı tanırlarsa, cinsiyet eşitliği kavramı tüm organizayona yayılır. Yaklaşık 16 yıldır erkek egemen bir sektörde çalışan bir kadın olarak çok fazla avantajdan ve dezavantajdan bahsedebilirim. Ama genel olarak düşünecek olursak, kadının toplumda üstlendiği rol bakımından en büyük dezavantajı birçok kimliği bir arada yönetmeye çalışmasıdır; evdeki kadın, anne kadın, yönetici kadın, üretim alanındaki kadın, sahadaki kadın gibi pek çok rolün vermiş olduğu sorumluluğu yürütmek gerçekten oldukça meşakkatli bir iş. Avantajlarımızı ise, iş yapma özverimiz, detaycı bakış açımız, daha kıvrak zekalı oluşumuz, erkeklere göre daha mükemmeliyetçi olmamız gibi sıralayabiliriz. İş dünyasında kadın istihdamının arttırılması için kadın çalışanlara yönelik teşvikler arttırılabilir, meslek liselerinin ve üniversitelerin erkek egemen bölümlerine daha çok kadın öğrenciyi çekmek için çalışmalar yapılabilir, toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alana her sektöre yayılması için kadının her alanda çalışabileceğinin inancının sağlanması için algı çalışmaları yapılabilir.

 

“Haklarımız konusunda daha çok kadın, erkek ve çocuk eğitilmeli”

Hasdem Makina Makine Mühendisi Didem Fatma Demir

Biliyoruz ki yasalar önünde herkes; cinsiyet, yaş, ırk, din, makam ve mevkisine bakılmaksızın eşittir. Ne yazık ki yaşanan olaylar incelendiğinde uygulamalarda bu eşitliği görmek mümkün değil. Verilere göre, 2021 yılında 280 kadın cinayete kurban gitmiş. Bu 280 kadının 33’ü savcılık ve polise şikayette bulunduğu veya hali hazırda hakkında koruma kararı çıktığı halde korunamamış. Sonuçlar gösteriyor ki, biz kadınlar, öncelikle ailelerimize karşı var olma savaşı veriyoruz. Bu da demektir ki, toplumsal eşitliğin sağlanabilmesinin ilk koşulu aile içinde eşitlik sağlayabilmek. Bu istatistikler ışığında gözlemlediğimiz ikinci bulgu ise, yasaların bize sağladığı koruma ve eşitliği, hakim, savcı, polis gibi yasa uygulayıcıları tarafından olması gerektiği gibi uygulanmadığı. 2021 yılında, sadece 33 kadın, yasanın onlara tanıdığı koruma hakkının uygulanmaması sebebiyle ölürken; birçoğunun 6824 numaralı yasa ve İstanbul Sözleşmesi ile sağlanan yasal hakları da mahkeme sırasında alınan “iyi hal indirimi” veya “tahrik indirimi” gibi kararlarla çiğnenmekte ve uygulanmamakta. Yaşama hakkımızın sağlanmamasıyla beraber, çocuk gelinler sorunu, kadınların erkeklerden daha az kazanıyor oluşu da yine yasaların yeterli uygulanmamasının bir sonucu. Dolayısıyla önceliğimiz, yasaların uygulanmasını denetlemek olmalıdır. Haklarımız konusunda daha çok kadın, erkek ve çocuk eğitilmelidir. İş hayatında kadın olmanın avantajlarından ziyade dezavantajlarına odaklanmak istiyorum. Dünya genelinde birçok meslektaşımın yaşadığı zorluklardan biri sürekli sözlerimizin kesilmesi ve uzmanlık alanlarımızda bile görüşlerimizin kabul görmesi için sürekli kendimizi tekrar etmek zorunda bırakılmamızdır. Yetkinliklerimizin sürekli, yeterli bilgi ve tecrübe sahibi dahi olmayan insanlar tarafından sorgulanması ise en çok yaşadığımız sorunların bir diğeri. Üçüncü olarak ise, daha aktif davranan ve liderlik özellikleri gösteren erkekler örnek gösterilirken; aynı davranışları sergileyen kadınlar örnek gösterilmek bir yana çeşitli sıfatlarla etiketlenmekte. İş hayatında kadın istihdamının artırılması kadar nitelikli istihdamın artırılmasının hem sektörlerin hem de ülkemizin gelişimi için önemli buluyorum. Bunun ilk adımı olarak liseli ve üniversiteli stajyerlerin desteklenmesi ve artırılması olarak görüyorum. Böylelikle, hemcinslerim iş ve meslek hayatını tecrübe ederken sanayimiz de kadın çalışanların verimliliğine ve katkısına alışacaktır. Bununla birlikte, en etkin yöntem yasalarca kurum ve kuruluşların çalışanlarının belli bir yüzdeliğinin kadın olması zorunluluğu getirilmesi ve bunun denetimlerinin yapılması olacaktır.