Dünya tarihinde çağları başlatan ve bitiren olaylar vardır. Yüzyıllar geçse de bu olaylar konuşulur, etkileri yaşanmaya devam eder. Dünya tarihinin M.S 2020 yılına denk gelen zaman diliminde, tüm dünyayı etkisi altına alan, çok hızlı yayılan ve ölümcül etkileri bulunan Kovid-19 isimli bir hastalık, dünya geneline yayıldı. Önce merak, sonra bilinmezlik, ardından korku ve eve kapanma, hayatta sahip olduğumuz alışkanlıkları çok hızlı ve sert bir şekilde değiştirdi. Hayatımıza yepyeni terimler girdi: Maske, sosyal mesafe, pandemi, karantina, sokağa çıkma yasağı vb.
Önce uzun süre evlere kapandık, yaz mevsimiyle vakalar da azalınca evden çıkıldı, işe gitmeyenler işe gitmeye başladı. Okullar açıldı, restoranlar açıldı ve hayat yine akmaya başladı; ama asla eskisi gibi değil. Yüzümüzde maske, elimizde kolonya ya da dezenfektan, aramızda mesafe ve içimizde endişe ile hayattan kopmamaya çalışıyoruz. Çok mecbur değilsek de hemen eve dönüyoruz. Buna hem psikolojik olarak hem de ekonomik olarak muhtacız.
Değişen dünyanın sektöre sunduğu avantaj
İyi ki teknoloji var! Her ihtiyacımızı evde otururken karşılayabiliyor, teknolojinin nimetlerinden faydalanarak iş süreçlerini hızlandırabiliyoruz. Ekonominin dönmesine de katkıda bulunuyoruz böylece. Pandeminin etkileri azalsa ya da hayatımızdan çıksa bile herkesin hemfikir olduğu şey, pandemi ile tattığımız pek çok konforu, pandemi bittikten sonra da devam ettireceğimiz. Hem evde hem de işte.
Evde de işte de olmazsa olmaz eşyalarımız var ve biz o eşyaların değerini bu süreçte çok daha iyi anladık. Mobilyalar, yeni hayat düzeninin başroldeki aksesuarları. Bunun farkında olan ve pandemi döneminde satışlarını artıran mobilya sektörü temsilcileri, bugün yeni yatırımlar yapmaya, değişen ihtiyaçlarla uyumlu mobilyalar üretmeye odaklandı. Elbette bu durum, mobilya sektörüne üretim yapan ağaç işleme makineleri sektörü için bir avantaj, bu durumu doğru kullanabilenler için. Değişen dünyayı ve ihtiyaçları doğru okuyan, teknolojinin nimetlerini en üst düzeyde kullanan ve elindeki insan kaynağının kıymetini bilerek, makineleri gibi o makineleri üreten beyinleri de sürekli geliştirerek yoluna devam edenler için çok fazla fırsat var.
Pazarları iyi belirleyen, müşterilerini iyi tanıyan, fırtınalara dayanıklı ve değişen koşullara göre hızlıca önlem alabilen firmalar, şu anda konumlarını koruyor.
2020 bize pandeminin getirdiği yepyeni çağda, tüm bu gelişmelerin artık kapıda olduğunu söyledi. 2021 ise bu yeni çağa hazırlanma yılı olacak.
Ar-Ge ve teknolojinin önemi
Hazırlık için önce bir durum değerlendirmesi yapmak gerekiyor. Peki, Türkiye makine sektörüne genel olarak baktığımızda, dışarıdan nasıl görünüyor? Doç Dr. Ruhi Gürdal, bu sayıda AİMSAD Dergisi’ne verdiği röportajda, sektörün fotoğrafını şu şekilde çekti:
“Makine imalat sanayi, siparişe yönelik üretim yapan bir sektör. Kısa vadede etkilenmiyor. Makina imalatı sanayi, 2020 yılında geçen sene ilk çeyreğine göre oldukça iyi dönem geçirdi. Ancak özellikle mart ayından sonra küresel ölümcül salgın nedeniyle ortaya çıkan uygulamalar, tüm dünyada, sadece Türkiye’de değil, iç pazarda ve ihracatında önemli sorunlara yol açtı. 2020’nin ilk 8 ayında, toplamda 2019 yılına göre ihracatta yüzde -12,6 ve ithalat da yüzde -2,8 civarında bir daralma yaşandı. İhracatın ithalatı karşılama oranı, ihracatta daha yüksek oranda daralma nedeniyle yüzde 61,2 düzeyine geriledi. Alt sektörler arasında ise önemli farklılıklar ortaya çıktı. Belirli sanayiler için özel amaçlı makinelerde; tarım, inşaat, gıda gibi sektörlerde kullanılan makineleri kapsayan bu grupta yüzde -10,4 daralmaya karşın, güç üreten makinelerde yüzde -22,4 civarında bir daralma gerçekleşti.
Metal işleme makinalarında yaklaşık yüzde 21 ihracat kaybı oldu. 2019 ilk sekiz aya göre ısıtma soğutma pompaları, rulmanlar vb. ürünlerini kapsayan genel sanayi makinaları ise, diğerlerine göre daha az bir kayıpla ihracatı yüzde -5,8 civarında bir düşüşle kapattı. Genel olarak Türkiye’nin ihracat performansıyla makine imalat sanayinin ihracat performansını karşılaştırırsak, makina imalatı sanayinin 2020’nin ilk 8 ayda da imalat sanayi ortalamasına göre daha iyi performans gösterdiğini söyleyebiliriz. Makine imalat sanayi ihracatının toplam Türkiye ihracatı içindeki paylarına baktığımızda, 2016’da yüzde 7,22 olan bu oranın 2019 yılında yüzde 8,37’ye kadar tırmandığını görüyoruz. 2020 yılı ilk 8 ayında ise payını yüzde 8,49’a çıkarmış. Makine imalatı sanayi ilk sekiz 8 ihracatta yüzde -12,9 kayıp yaşarken, ithalatta ise geçen seneye yakın olmuş ve yüzde -1,17 düşüşle kapatılmış.
Başta Almanya ve İtalya olmak üzere, yeni dönemde makine imalatı sanayinin asırlık ve ileri teknolojiye sahip şirketlerle yeni dönemde rekabeti daha zor olacaktır. Bu nedenle, makine imalatı sanayinin başta ölçek ekonomisi sorununu çözmesi, Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık vermesi ve teknoloji geliştirmede tedarikçi sektörlerle işbirliği yapması gerektiğini söyleyebiliriz.”
Makineci değişime ayak uydurur yeter ki likidite sıkıntısına düşmeyelim’
İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, bu dönemde firmaların sipariş kaybı yaşarken, orta teknolojili makine imalatının en büyük merkezi Çin’in hızla toparlandığını ve herkesten önce yeniden üretime başladığını söyledi. Çin’in adil rekabete zarar verdiğini dile getiren Karavelioğlu, hastalığın merkezi Batı’da yoğunlaştıkça pazar kayıplarının da yükseldiğini kaydetti.
3’üncü çeyrekte endişe kaynaklı stok talebinin toparlanmaya neden olduğunu belirten Karavelioğlu, kapasitelerinin 3’te 1’inin hâlâ boşta olduğu bu dönemde ölçek sorununun da sürdüğünü ifade etti. Doğu makinelerinin Türkiye’de paylarını ciddi ölçüde artırdığına değinen Karavelioğlu, bu durumun üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir vaka olduğunun altını çizdi.
Başta hizmet dalları olmak üzere, bazı sektörlerde yüzde 90’a varan oranlarda dövizle borçlanma tercihinin makine sektöründe yüzde 50 civarında tutulduğunu bildiren Karavelioğlu, bu durumun sektörün risk algısının ne kadar gelişmiş ve belirleyici olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Makine sektörünün ağırlıklı olarak KOBİ yapısından kaynaklanan esnek, çevik ve dayanıklı bünyesiyle bu değişime çok çabuk ayak uydurabileceklerine değinen Karavelioğlu, “Yeter ki likidite sıkıntısına düşmeyelim” dedi.
‘Sektör üretiminde artı olacak’
Ağaç işleme makineleri sektörünü değerlendiren AİMSAD Başkanı Mustafa Erol ise, yine bu sayıda pandemi dönemindeki durumunu anlattı:
“Pandemi esasında mobilya sektörüne yaradı. Çünkü insanlar evlerinde pek çok şeyi evlerinde yaptılar. Bu durum evde çok vakit geçirebilmek için bir arz yarattı. Rahat olmayan mobilyalar, rahatı ile değiştirildi. Bu durumun 2021 yılında tüm dünyada daha fazla artacağını ve mobilya sektörünün daha olumlu etkileneceğini düşünüyorum. Bu sebeple, sadece ağaç işleme makinelerinde üretim anlamında bir artı olacak.”
‘Fleksibl bir ülkeyiz’
Mustafa Erol, ağaç işleme makineleri sektörünü 2021’de nelerin beklediğine değindi:
“Devletin uygulamış olduğu başarılı yöntemlerle fabrikalarımız şu anda çalışıyor. Mobilya sektöründe bazı firmalar 6 ay sıra veriyor. Bu nedenle de makine parkurlarını yenilemek istiyorlar. Devletin destekleri de devreye giriyor. Biz bu seneyi yaklaşık 220 milyon dolar üretim ile kapatacağımızı düşünüyorum. 2021’de bunun yüzde 10-15 artmasını bekliyoruz. İhracat açısından da bu yıl 95-100 milyon dolarla kapatacağız. Keza dünyadaki mobilyaya olan yönelim itibariyle, ihracatın 2021’de yüzde 15 artacağını düşünüyorum.
İthalatta gelecek senenin bu senenin rakamlarıyla aynı olacağını inancındayım. Hala yapamadığımız bazı makineler var ve ithal ediyoruz. MDF hatları gibi yan sanayi fabrikalarında ithalat yapıyoruz daha çok. Ben onlarda da yatırım olacağını düşünüyorum. Şu anda ihracatın ithalatı karşılama oranı yükseldi. Daha da yükselip yüzde 250’leri bulacağına inanıyorum. Kış şartlarında insanlar evde kalacak ve mobilya değiştirecek.
2020’yi bu şekilde bitirmemizin en önemli sebeplerinden biri de makine fuarını gerçekleştiren tek ülkenin Türkiye olması. Onun çok faydası oldu. İhracatın durumunun sebebi de bu. Biz fleksibl bir ülkeyiz. Firmalarımız konuyu ve işin ciddiyetini anladılar ve kendileri pozisyonlarını aldılar. Avrupa’nın kapalı olması bizi yeni pazarlara itti. Pazar çeşitliliğimiz arttı.”
Sektör verileri umut veriyor
Ağaç işleme makineleri sektörü için AİMSAD’ın bu yıl başlattığı aylık analizleri de sektöre ışık tutar nitelikte.
Sektörün üretim, ihracat-ithalat, dış ticaret, yurt içi satış verilerine içeren raporun ilk 9 aylık verilerine göre sektör, pandeminin etkilerini az da olsa hissetmeye devam ediyor. AİMSAD’ın üyelerinden aldığı bilgiler doğrultusunda oluşturulan üretim verilerine göre, 2020 yılının ilk 9 ayında üretim, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 3 azalarak 155 milyon dolar oldu. 2020 yılının ilk 9 ayında ihracat, bir önceki yıla göre yüzde 7 azalarak 67 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde ithalat, bir önceki yıla göre yüzde 2 artarak 31 milyon dolara ulaştı. 2020 yılı ilk 9 ayında yurtiçi satış, bir önceki yıla göre yüzde 1 artarak 120 milyon dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yine yüksek olmakla birlikte, 2019’un ilk 9 ayında yüzde 239 iken, 2020’nin ilk 9 ayında kısmi bir düşüşle yüzde 217’ye geriledi.
Pandemi koşullarında anlaşılır olan bu veriler, ağaç işleme makineleri sektörünün, genel makine sektörünün etkilerini taşımakla birlikte, sektörün genelinden avantajlarıyla ayrıldığını ortaya koyuyor.
Öyleyse bu avantajları iyi değerlendirmek, öngörüleri önemsemek ve önerileri dinlemek, sektör paydaşlarının hem kendilerini hem de Türkiye’yi çok daha iyi noktalara ulaştırmak adına neler yapabileceğini göstermek gerekiyor. Bugüne dek dinamik ve hızlı aksiyon alan bir sektör olarak, tüm bunları hayata geçirme potansiyeli taşıyan ağaç işleme makineleri sektörünün birlik olmaya, ortak kararlar alarak bu yeni çağda aydınlık bir gelecek sunmak adına motivasyona sahip olduğuna bakarak umutlu olmaya hakkı var.