ABM Makine, 1944 yılında Türkiye’nin zor yıllarında eğitimini yarıda bırakıp, 10 yaşındayken iş hayatına çıraklık yaparak başlayan Saim Keşoğlu’nun başarı hikayesi üzerine kurulan sektörün en eski firmalarından biri. Çıraklığın ardından altı ortakla birlikte bugünkü ağaç işleme makineleri sektörüne adım atan Saim Keşoğlu, 1965 yılında tek başına 150 metrekarelik bir dükkanda bileme makineleri üretimine başlamış. Zamanla ürün yelpazesini geliştirerek, yurt dışı pazarlara açılan firma, bugün ikinci ve üçüncü kuşağın omuzlarında büyümesini sürdürüyor.
Kompozit malzemelerin gelişmesine ve çeşitlenmesine paralel teknolojide robotlu, lazer ölçmeli, erozyon sistemli kesici takım bileme makineleriyle metal ve ahşap sektörüne hizmet verdiklerini dile getiren ABM Makine Yönetim Kurulu Başkanı Cansev Keş-oğlu, üretim portföylerindeki 45 çeşit makineyi Amerika’dan Uzak Doğu’ya, Rusya’dan Avustralya ve Afrika ülkelerine kadar 150 ülkeye sattıklarını belirtiyor. Önümüzdeki dönemde yeni fabrika ve AR-GE tesisi yatırımı planladıklarını ve gelecek kısa vadede talaşlı imalat hattını 2 kat büyütüp teslim zamanlarımızı 4 haftanın altına çekmeyi amaçladıklarını aktaran Keşoğlu, “Önümüzdeki dönemde küresel rekabetimizi ve ABM’nin dünyadaki konumunu daha da üst noktalara taşımak en büyük hedefimiz” diyor.
Cansev Keşoğlu’yla yaptığımız röportaj ile ABM Makine’nin başarı hikayesini, faaliyetlerini ve gelecek dönem hedeflerini konuştuk.
Yıllar itibariyle firmanızın gelişimini anlatır mısınız? İlk yıllarda sanayicilikte yaşanan zorluklara karşı nasıl direnç gösterdi firma?
ABM, 1965 yılında İzmir Yağhaneler’de Saim Keşoğlu tarafından kurulan işletmemiz, Türkiye’de pek çok tesiste kullanılan şerit testere bileme makinesi A45 ile ahşap sektörüne girdi. 1975’e kadar olan süreçte Türkiye’nin her kereste atölyesinde ileri marka şerit testere bileme ve çapraz makineleri ile konusunda tek söz sahibi oldu. 1976’da ikinci kuşak Caner Keşoğlu’nun tam katılımıyla şirket yeni yatırımlar, ihracat ve fuar atılımlarıyla hız kesmeden büyümeye devam etti. Tabi bu süreçte ülkemizde Cumhuriyetin ilanı sonrası tarım toplumundan günümüzdeki sanayi toplumuna geçişte birçok zorluklar
ve sıkıntılı aşamalar yaşandı.
Krizlere birçok kez işletmemize yatırım yaparken yakalandık ve krizler sırasında kapasitemizi küçülterek işlerimizi devam ettirip, çarkı döndürerek yavaşlatmaya çalıştık. Yurt dışı şirket yatırımlarımızla Amerika krizi, Uzakdoğu krizi ve son dönemdeki Rusya krizi gibi dünya krizlerine daha da açık bir hale geldik. Ürün yelpazemizi, çeşitliliğimizi, farklı sektörlere bileme makineleri hizmetlerimizi geliştirerek dünya ticareti içerisinde söz sahibi bir konuma geldik.
Bu konumumuzu korumak, rekabeti artırmak ve ilerletmek için her sattığımız üründe, yedek parça ve servis garantisi sağladık, makinelerimize internet sistemini dahil ettik ve hep güncel teknolojileri, bilgisayar işletim sistemlerini makinelerimizin altyapısına aktardık.
Firmanızın kurulduğu günden itibaren başarılı bir gelişim sürdürerek bugünlere gelişinde ne gibi faktörler etkili oldu? Başarınızın sırlarını bizimle paylaşır mısınız?
Firmamız kurulduğu günden bu yana bileme makinesi üretimi dışına çıkmayarak konusunda uzmanlaştı ve bu sayede dünyada bilinen bir marka haline geldi. Bileme makineleri imalatı sektöründe 1970-80’li yıllarda 40-50 üretici varken, bu sayı giderek azalmaya başladı ve şirket birleşmeleri, kapanmaları sonucu 1980-1990 arasında 20-30 firmaya, 1990-2000 yılları arasında 10 firma ve günümüzde tek haneli sayılara indi. Firmamız ahşap sektöründe büyük potansiyele sahip gelişmekte olan ülkelere yatırım yaparak OOO ABM firması ile Rusya’da ve ABM-BR firması ile Brezilya’da yapılanmalarını tamamladı. Bu sayede sektörde yetişen yeni nesiller, ABM makineleriyle ilk deneyimlerini kazanmakta.
Sektörün en eski firmalarından olmak size ne gibi bir misyon ve sorumluluk getiriyor?
ABM olarak firmamıza düşen en büyük sorumluluk Türk malının kalitesini ve üstünlüklerini, iç ve dış pazarlarda göstermektir. Makineleri- mizin üzerindeki ABM markasının güvenilir ve iş görür-çalışır mantalitesini yerleştirmek için hep çalışıyoruz. Kurduğumuz servis ağları, makine kurulum hizmetimiz, garanti sonrası servislerimiz ve yedek parça tedariğimizle hizmetimizi sürekli hale getiriyoruz. Önümüzdeki dönemde, hedeflerimiz doğrultusunda küresel rekabetimizi ve ABM’nin dünyadaki konumunu daha da üst noktalara taşımayı amaçlıyoruz.
Ürün yelpazenizi hangi ürünler oluşturuyor?
Ürün yelpazemiz; geniş bir şekilde ahşap, metal, plastik geri dönüşüm sektörleri için kompozit her türlü kesici takımların bileme, kaynak, çapraz, düzeltme ve trifil makineleri üretimlerini kapsıyor. Yıllık üretimimiz siparişe dayalı olmak üzere yaklaşık 400 adet. Kesinlikle stoğa mal üretmiyoruz. Üretim portföyümüz 45 çeşidi kapsıyor ve teslimatı 4-6 hafta arasında gerçekleştiriyoruz.
İhracat haritanızda hangi ülkeler var?
40 yıllık bir ihracat deneyimimiz var, bugün 150 ülkeye ihracatımız bulunuyor. İhracatımız Amerika’dan Uzak Doğu’ya, Rusya’dan Avustralya ve Afrika ülkelerine kadar tüm dünyayı kapsıyor. Güney Amerika’da Brezilya merkezli, Uzak Doğu’da Kore merkezli, Asya’da Rusya merkezli, Avrupa’da İtalya ve İngiltere merkezli olarak geniş bir satış ve servis ağımız var.
Gelecek dönem yapılanma planlarınız neler? Büyüme ağırlığınız hangi pazarlar üzerinde olacak?
Yeni kurulan bileme ve imalat atölyeleri ile iç pazarın yüzde 80’inde firmamız yerel talepleri karşılıyoruz ve iller düzeyindeki bileme atölyelerini çevre ilçelere de taşıyoruz. Kalkınma projeleri kapsamında Elazığ, Diyarbakır, Karadeniz’de birçok kesici takım bileme atölyelerinin ve imalathanelerinin kurulmasına yardımcı olduğumuz için gururluyuz.
Ülkemizde çoğunlukla dışarıdan ithal edilen kesici takımlar; bugün 10’a yakın firma tarafından, teknolojik olarak üst seviyede takip edilmekte ve üretilmekte. Yurdumuzda kesici takımların üretimine katkı verdiğimizden dolayı kıvanç duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde büyüme ağırlığımız gelişmekte olan ülkelerde olacak, bu bölgelere örnek olarak Afrika, Güney Amerika ve Asya’yı verebiliriz.
Kısa ve orta vadede kapasite artırıcı yatırım ya da yeni hat/tesis yatırımınız var mı?
İzmir İTOB Organize Sanayi Bölgesi’ndeki mevcut binamız 2 bin 500 metrekare talaşlı imalat, 2 bin 500 metrekare montaj ve 500 metrekare showroomdan oluşuyor. Bu yatırımımızı yaklaşık 2 yıl önce bitirmemize rağmen, önümüzdeki dönem- de yeni fabrika ve AR-GE tesisi yatırımı planlıyoruz. Gelecek kısa vadede talaşlı imalat hattımızı 2 kat büyütüp teslim zamanlarımızı 4 haftanın altına çekmeyi planlıyoruz. Bünyemizdeki AR-GE faaliyetlerini yeni yapılanmamız ile şirketleştirerek kalıcı ve sürekli hale getirmeyi hedefliyoruz.
Yeni ürünler geliştirmek için AR-GE’ye ne kadarlık bir bütçe ayırıyorsunuz?
Her yıl en az 2 yeni model makineyi kullanıcılarımıza sunuyoruz. AR-GE çalışmalarımıza bütçemizin yaklaşık yüzde 15’ini ayırıyoruz. Dünyada ilk defa bileme makinelerinde bilgisayar tabanlı yazılımlarımızla fark yarattık. TÜBİTAK ve KOSGEB projelerimizle ilklerin öncüsü olmaktan ve deneyimlerimizle altyapımızı son teknoloji olarak kullanıcılara sunmaktan mutluyuz.
Biraz da sektör hakkında konuşursak eğer, siz sektörün bugün hak ettiği noktada olduğunu düşünüyor musunuz? Sizce sektörün gelişimini hızlandıracak faktörler neler olacaktır?
Sektörümüz hak ettiği noktada değil, dolaylı olarak sektörde kilogram başına birim satış fiyatları da çok aşağıda. Sektördeki ürünlere yüksek teknoloji ve katma değer sağlandığı takdirde paralel olarak sektör de büyüyecektir. İhracatta hitap ettiğimiz çevre coğrafya sınırlarını dünya pazarlarına genişletirsek sektöre çok olumlu katkısı olur. Farklı pazarlarda kazanacağımız farklı deneyimler sayesinde çok çeşitli sorunlara çözümler getirebiliriz. Türk firmaları çözüm bulma ve üretim konusunda çok daha hızlı ve esnektirler. Bu tür uygulamalarla küresel rekabette sektörü daha üst noktalara taşıyabiliriz. Sektörde kalıcı büyümenin gelişmekte olan pazarlarda yapılanmayla sağlanacağına inanıyorum.
Sektörde yaşanan sorunlara ilişkin çözüm önerileriniz nedir? Bu noktada firmalara ve sektöre tavsiye ve önerileriniz neler?
Türkiye’de en büyük problemimiz sektörde yeterli düzeyde eğitimli çalışan bulunamaması. Birçok firma kendi elemanını yetiştirmekte, bu da ek maliyetler ve zorluklar oluşturmakta. Öncelikle sektörde bu soruna çözüm bulmalıyız. Ayrıca sektördeki aile şirketleri yönetimimizi, bireye değil sisteme dayalı yönetim şekline ve kalıcı kurum- sallaşmaya dönüştürebildiğimiz takdirde, çok daha hızlı yol alabileceğimize inanıyorum.