İstanbul Üniversite Orman Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümünden 1987 yılında mezun olduktan bugüne kadar sektörün içinde yer alan Ligno Makine Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin kurucu ortağı Kenan Arıcı, ağaç işleme makineleri sektörünün ithalatçı ayağının önemli temsilcilerinden biri. Alanında yetkin yabancı şirketlerin Türkiye temsilciliklerini alarak, firmasıyla sektörün ihtiyacı olan makinelerin karşılanması konusunda hizmet veren Kenan Arıcı, aynı zamanda sektörün derneği AİMSAD’ın da Yönetim Kurulu Üyesi. Türk Standartları Enstitüsü’nün üyesi olduğu Uluslararası Standardizasyon Kuruluşu (ISO) teknik komitelerinin çalışmalarını takip etmek için kurulan Ağaç İşleme Makineleri ve Yan Sanayi Ayna Komitesi’ne başkanlık da yapan Arıcı, firma ve dernek çalışmalarıyla sektördeki gelişmelere ve eksiklere ilişkin önemli yorumlar yapıyor.
Gerçekleştirdiğimiz röportajda, ‘sektördeki en önemli ihtiyaç nedir?’ sorusuna ‘Vizyon’ yanıtını veren Kenan Arıcı, ağaç işleme makineleri sektörünün hem girişimciler hem de çalışanlar açısından cazip ve hayal edilir bir noktaya getirilmesi gerektiğini vurguluyor. Sektöre severek ve isteyerek katılım sağlanması için sektöre vizyon kazandırmanın çok önemli olduğuna değinen Arıcı, “İnsanların istifade edebileceği, zevkle çalışabileceği, hayal edebileceği bir sektör olmamız lazım. Bunun için öncelikli olarak nitelikli personelin sayısının ve kalitesinin artırılması gerekiyor. Ben sektörün, AİMSAD’tan bu anlamda bir yönlendiricilik beklediğini düşünüyorum. Bu noktada AİMSAD’ın önümüzdeki dönem çalışmaları, sektöre önderlik yaparak vizyon kazandırıp derinliği artırıcı yönde olacaktır” diyor.
İstanbul Üniversite Orman Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümünden 1987 yılında mezun oldum. O günden beri sektörün içindeyim. 1987-1992 yılları arasında sektörde üretim konusunda farklı kurumlarda çalıştım. 1992 yılından sonra ise ağaç işleme makinelerinin satışıyla ilgilen- meye başladım. Bu sürecin ardından da 1995 yılı başında Abdül Çelik ile birlikte Ligno Makine’yi kurduk.
Ligno olarak çalışmalarımıza 1995 yılında kenar bantlama, CNC freze ve panel ebatlama makineleri alanında uzman Alman-Avusturya menşeili bir firma olan Holz-Her’in Türkiye mümessilliği ile başladık. Yine aynı yılın sonunda Weinig Grubu ile de çalışmalarımız başladı. Bu firmaların Türkiye’deki tanıtım ve pazarlama faaliyetlerini yürüttük. 2000 yılında da zımpara makinesi alanında Alman Heesemann firmasının Türkiye mümessilliğini aldık. Kurulduğumuz tarihten itibaren çalıştığımız firmaların Türkiye’deki satış, pazarlama ve satış sonrası hizmetlerini veriyoruz.
Bizim en büyük avantajımız Almanlarla çalışmak oldu. Alman firmalarının bize çalışma disiplini kazandırması, teknolojiyi kullanarak müşteriye yönelik fiyat-fayda analizlerini ön plana çıkarmamız, bizim en büyük avantajlarımız oldu. Satış ve pazarlamada müşterinin faydası olan en yüksek teknolojiyi teklif edebilmek, ucuzluktan ziyade doğru teknolojiyi uygun fiyatla sunabilmek bizim öncelikli ilkelerimizi oluşturdu. Öte yandan bugüne kadar çalıştığımız firmalar hep kendi alanında dünyadaki sayılı firmalar arasında yer alıyor. Bunların çalışma prensipleri ve yüksek kaliteye önem vermeleri, bizim motivasyonumuzu artıran ve Türkiye’deki yapılanmamızı doğru ve sağlıklı bir şekilde oturtmamızı sağlayan ana faktörler oldu. Öte yandan biz müşteriye her zaman doğruyu söyleyip doğru önerilerde bulunmayı prensip edindik. Hata bizden kaynaklandığında bile bahane bulmadan müşterinin önünde doğru olmak bizim vazgeçmediğimiz bir özelliğimizdir.
Türkiye’de makineleşme süreci hızla sürüyor. Gelecek dönemde makineleşme sürecinde gündeme robotik sistemler ve otomasyon gelecek. Ancak bu teknolojilerin kullanılması için en önemli ihtiyaç, eğitimli eleman. Sektör eğitimli kalifiye eleman konusunda ciddi sıkıntı yaşıyor.
Bizim iki farklı kolumuz var. Birincisini masif ağaç işleme makineleri oluşturuyor. Bu alanda Weinig Grubu’yla beraber profil makineleri, finger joint hatları, masif panel presleri, çoklu dilme makineleri gibi kereste ve ağaç ürünlerini işlemeye yönelik ürün gamımız bulunuyor. Diğer yandan Holz-Her firmasıyla da MDF ve panel işleme hatları ile ilgili 2 farklı grubumuz var. Bu gruplara yönelik solid masif malzeme, panel işleme hatları, yüzey işleme ve zımparalama olmak üzere 3 farklı kategoride hizmet veriyoruz.
Her şeyden önce bizim müşterilerimiz, her zaman direkt personelimize ve biz şirket yöneticilerine kolaylıkla ulaşabileceğini bilir. Aynı zamanda teknik personelimiz teknolojik anlamda donanımlı ve iyi eğitimlidir. Müşteriler yaşadıkları her türlü problemde bizden hızlı bir reaksiyon göstererek sorunları gidermemizi bekler. Biz de Ligno olarak hem teknik personel hem de yöneticilerimizle, müşteriye en kısa sürede geri dönüş sağlama prensibindeyiz. Müşterinin ilk andaki tepkisine hızlı reaksiyon vermek bizim için çok önemli. Hareket kabiliyeti oldukça yüksek olan teknik personelimiz, çok tecrübeli. Bu ekipte kurulduğumuz yıldan beri bizimle çalışan personelimiz bile vardır. Makinelerimizi ve müşterilerimizi çok iyi tanıyorlar. Bu da şirketimizin satış sonrasında verdiği hizmetin kalitesini artırıyor.
Sektörde bir miktar daralma olmakla birlikte ürün gamında farklılık ve çeşitlilik artıyor. Üretimle ilgili portföyümüz içinde bir kısım eksik olan makineler vardır. Son birkaç yıldır bu alandaki çeşitliliği artırma eğilimindeyiz. Bunun yanında satış hizmetleri ile birlikte teknik personelin kapasitesini ve cevap verebilmesini artırmak için hizmet içi eğitimlerimize odaklandık. Yeni personel yapılanmasına girip satış sonrası hizmetleri daha organize ve çeşitlilik arz edecek şekilde vermek, bizim bundan sonraki ana gayemiz olacak.
Sektördeki eğitim düzeyini artıracak eğitim merkezlerinin olmasında çok büyük fayda var. Türkiye’de programlama veya işletim sistemleriyle ilgili eğitim kurumları ve merkezleri açılmalı. Bu merkezler mobilya ve ağaç işleme makineleri üreten firmalara personel desteği vermeli. Öte yandan sektöre yatırım, işletme ve AR-GE gibi konularda danışmanlık hizmetleri verebilecek firmalara ve kişilere de ihtiyaç var.
Evet, bizim eksik olan işlerimiz bilhassa birinci konumuz olan masifle ilgili işlerde. Yüzey ve masif işlemeye yönelik makine parkurumuzda görüşeceğimiz bazı firmalar var. Şu an isimlerini vermek doğru olmaz. Zamanla bunları neticelendirip zaten sektörle paylaşacağız.
1990’lı yıllarda ithal makinelerin kullanımı daha fazla iken yerli makineler çok azdı. Sanayide 1990’lı yıllarda CNC teknolojileri hayatımıza girmeye başladı. Özellikle 1990-2000 yılları arasında Türkiye’de hızlı bir makineleşme süreci yaşandı. Ancak Türkiye’nin o dönemlerde yaşadığı krizler, sektörün bir miktar sıkıntılı bir dönemden geçmesine neden oldu. Fakat 2000’li yıllardan sonra ülkemiz daha stabil bir sürece girdi. Siyasi istikrar ve ekonomik büyümeyle birlikte son 15 yıl içinde mobilya ve ağaç işleme makineleri sektöründe çok sayıda önemli yatırımlar oldu.
Türkiye’de bu sürecin yanı sıra yurtdışında farklı gelişmeler yaşandı. İthalatçı kanadında Avrupa’da belli firmalar gruplaştı. 2008 yılında ABD’deki morgage krizinden sonra İtalya, İspanya, Almanya gibi ülkeler başta olmak üzere Avrupa’da birçok firma kapandı. Bu bölgedeki firmaları birkaç grup bünyesinde toplandı. Münferit makine üreten firmaların markaları, bu grupların içine dahil oldu. Böylece Avrupa pazarında gruplaşmalar oluştu.
Piyasalardaki 2008 ABD’deki morgage krizinden sonra ahşap sektörü bir durgunluğa uğradı, fakat 2011-2012’den sonra sektördeki hareketlilik firmaları kendilerine getirdi diyebiliriz. Türkiye’deki yerli makine üreten firmaların sayıları ve buna bağlı olarak ürün gamı arttı. Türkiye’de sektördeki rekabet sadece ithalatla değil, yerli üreticilerin ihracatının artmasıyla da birlikte canlandı. İthal makineciler ile yerli makineciler arasındaki rekabet sektöre hareket gerektirdi, bu da kaliteye yansıdı. Artık satışlarda sadece fiyat etkili olmuyor. Fiyattaki rekabet yavaş yavaş kalite tarafına doğru kayıyor. Ancak ben sektörün bugün itibarıyla henüz hak ettiği noktada olmadığına inanıyorum. Bence sektör yeterince başarılı bir noktada değil.
Mobilya ve ağaç işleme endüstrisinde 90’lı yıllardan itibaren makineleşme başladı. Hatta piyasadaki konjonktürel hareketlilik nedeniyle belli dönemlerde makineleşmenin hızı çok arttı. Sektör eskiden el emeğine ve ustalığa bağlı olarak üretim yapıyordu. Mobilya ve ahşap ürün üreten firmalar emek yoğun firmalardı. Daha sonra mimarideki değişiklikler ile farklı ve yeni ürünlerin piyasaya sürülmesi, bunları işleyen makinelerin üretilmesini gerektirdi. Bunun neticesinde de emek yoğun üretimden makine yoğun üretime geçiş oldu. İnşaat sektöründeki canlılık mobilya sektörüne, dolayısıyla ağaç işleme makineleri sektörüne de yansıyor. Şu anda da firmaların ana tercihi makineleşmek. Gelecek dönemde makineleşme sürecinin farklı itici güçleri olacak. Bundan sonraki makineleşme sürecinde gündeme robotik sistemler ve otomasyon gelecek. Ancak bu teknolojilerin kullanılması için en önemli ihtiyaç, ürün standardizasyonu ve eğitimli eleman. Bu makineleri verimli ve sağlıklı şekilde kullanacak eğitimli kalifiye eleman konusunda sektörde ciddi sıkıntı var. Eğitim konusundaki bu sıkıntının aşılması gerekiyor.
Sektördeki en önemli problem vizyon. Sektör derin ve verimli değil. Bu sektörü hayal edilebilen bir hale getirmek gerek. Vizyondaki en önemli adım; insanların, girişimcilerin ve istihdamın bu sektöre severek ve isteyerek girmesini sağlamak olmalı. Çalışma ortamının düzenli ve temiz olmasından tutun da nitelikli personelin temin edilmesine kadar bunu sağlayacak çok sayıda faktör var. İnsanların istifade edebileceği, zevkle çalışabileceği, hayal edebileceği bir sektör olmamız lazım. Nitelikli personelin sayısının ve kalitesinin artırılması gerekiyor. Ancak bunun için de sektörün vizyon kazanması lazım ki, nitelikli personel burayı hayal edip çalışabilsin. Öte yandan finansman da önemli. Sektörün canlı hale gelmesini sağlayan bir durum bu da.
Yan sanayi ve otomasyon, en önemli sıkıntılarımızın başında geliyor. Birçok makine üretiliyor ya da yurtdışından getiriliyor. Bunların program desteğinin tam anlamıyla sağlıklı şekilde verilmesi lazım. Otomasyon yeni yeni gündeme geliyor. Avrupa’da otomasyon çok pahalı. Birçok firma makineyi alıp otomasyonu burada yaptırmaya çalışıyor. Bunu Türkiye’de yapacak olan düzgün firmalara gerçekten ihtiyaç var. Ayrıca Türkiye’de programlama veya işletim sistemleriyle ilgili eğitim kurumları ve merkezlerinin açılmalı. Bu merkezler, mobilya ve ağaç işleme makineleri üreten firmalara personel desteği vermeli. Türkiye’de nitelikli personel açığı oldukça fazla. Bu personeli her firma kendi içinde yetiştirmeye çalışıyor. Ardından, yaşanan rekabetten dolayı personelin firma değiştirmesi olabiliyor. Sektördeki eğitim düzeyini artıracak eğitim merkezlerinin olmasında çok büyük fayda var. Makineci ve üreticilere yatırım, işletme ve AR-GE gibi konularda danışmanlık hizmetleri verebilecek firmalara ve kişilere de ihtiyaç var.
Derneğin geldiği noktayı başarılı buluyorum. İlk kuruluş aşamasında ben yoktum ancak ikinci yapılan genel kurulda, yönetim kuruluna girdim. Yaklaşık 2.5 yıldır yönetim kurulunda faaliyetlerimize devam ediyoruz. Daha önce dışarıdan baktığımda derneğin etkin ve başarılı olup olmayacağı konusunda tereddütlerim vardı. Fakat işin içine girince çok güzel ve sıcak bir ortam olduğunu gördüm. Derneğe girmeden önce sektördeki birçok firmayı tanımı- yordum. AİMSAD’ın yönetim kuruluna girdikten sonra ise firmalarla irtibatlarımız arttı. Dernek içindeki diğer üye firmalarla sıcak bir ilişki yumağı kurduk. 2.5 yıl içinde yönetim kurulu başkanı ve üyelerimizle birlikte inanılmaz bir enerji yakalayarak çok farklı konulara el attık ki, bu kadar kısa süre içinde bu kadar başarılı işlere imza attığımıza ben bile şaşırıyorum. TÜYAP ile fuarcılık konusunda sıcak ve başarılı işbirliği geliştirdik ve geçen yıl fuarı birlikte düzenlemeye başladık. Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu’na (MAKFED), Makina Teknik Komitesi’ne (MAKTEK), Orman Ürünleri Kağıt ve Mobilya Sanayi Teknik Komitesi’ne (ORKAMOTEK), Makine Sanayi Sektör Platformu’na üye olduk. Öte yandan yurtdışında Avrupa Ağaç İşleme Makinesi İmalatçıları Federasyonu’nun (EUMABOIS) Yönetim Kurulu Üyeliği’ne girdik. Ayna Komitesi’nin yaptığı çalışmalar ile TSE’yle olan ilişkilerimiz güçlendi. Dernek öncesi bunların hiçbiri yoktu. Sektörde otorite sağlayan ve kuran bir kuruluş yoktu. Avrupa ağaç işleme makinecileri derneklerinin daha önce Türkiye ile hiçbir muhataplığı yoktu. Tüm bu ilişkiler AİMSAD ile birlikte kuruldu. AİMSAD olarak eğitim faaliyetlerimiz, dergimiz ve sosyal sorumluluk projelerimizle bu kadar kısa sürede başarılı olmamız beni hem şaşırtıyor hem sevindiriyor. Çok hızlı ve sektöre katkı sağlayıcı birçok projeyi hayata geçiriyoruz ve pozitif yönden şaşırılmaya devam ediyoruz.
AİMSAD daha önce sektörde hiç olmayan bir şey yaptı, sektördeki ithalat ve ihracatçıyı bir araya getirdi. Dünyanın her yerinde cemiyetçilik ve sosyal statü çok önemli. Eğer sektörünüzün böyle bir sıfatı yoksa, dünyanın hiçbir yerinde söz sahibi olamazsınız. Artık AİMSAD olarak biz, ağaç işleme makineleri konusunda yurtdışında ya da devlet kanadında Türkiye’de bir muhatabız. Dernek üyelerinin kendi içinde irtibatları arttı. Sektörde insanlar arasındaki önyargıları AİMSAD kırdı. Dernek içinde herkesin uzmanlık konusu farklı. Bu da farklı konularda bilgiye, söze, tecrübeye sahip kişileri dernek çatısı altında bir araya getirdi. AİMSAD’ın kuvvetli bir birlik olduğunu gören kurum ve kuruluşlara karşı, gerektiğinde dikte etme, deklare etme ve talep etme hakkımız artık var.
Sektör AİMSAD’tan bir yönlendiricilik bekliyor. İnsanların tek başına bir şey yapması kolay değil. Sektörün birinci beklentisi vizyon. Bunun yanı sıra sektörde oluşan bu güç ve birliğin, hem finansal yönden hem de sosyal yönden kendilerine ve sektöre bir şey katmasını bekliyor. AİMSAD bir şekilde önderlik yapıyor. Sektörde hakemlik yapabilecek bir statüye doğru gidiyor. Üyeler arasındaki ilişkiyi artırmak, faaliyetleri şeffaflık içinde yapıp üyelere bunları eşit şekilde dağıtmak, akil adamlık ve hakimlik yapıp sektöre önderlik yaparak vizyon kazandırıp derinliği artırmak. AİMSAD’ın önümüzdeki dönemde yapması gereken en önemli amacı ve çalışması bu yönde olmalı.
Dinamizmin süreceğine canı gönülden katılıyorum. Dinamizm hızlanarak artacak. Türkiye’deki nüfus dinamiği çok yüksek. Bizim nüfusumuz Avrupa’daki birçok ülkeye göre oldukça fazla ve genç. Büyüyen bir nüfus oranına sahibiz. Bunlar da ciddi anlamda mobilya alımını tetikleyen bir unsur. Öte yandan ülkemizde çok fazla sayıda inşaat projesi yapılıyor. İnşaat sektörünün canlı olması mobilyaya olan talebi azaltmayacak. Dolayısıyla bu dinamizmin orta vadede süreceğine inanıyorum.