Mim Çeko, ‘makine imalat çelik konstrüksiyon’ kelimelerinin kısaltılmasıyla isimleşen,1976 yılında Ankara’da üç ortak tarafından kurulan sektörün en eski firmalarından biri. Büyük firmalara yedek parça imalatıyla faaliyetine başlayan, Türkiye ahşap işleme sektörünün ilk tutkal sürme makinesini üreten Mim Çeko, bugün kapasitesinin büyük kısmını kenar bantlama makinesi üretmek için kullanıyor. Şirket kurucularından İhsan Atalay’ın oğulları Salih ve Fatih Atalay yönetiminde yoluna devam eden Mim Çeko, gelecek dönemde üretimini artıracak yeni bir yatırıma imza atmayı ve yüzde 10 olan ihracatını yüzde 40’a çıkarmayı hedefliyor. Atalay Grup Üretim Müdürü Salih Atalay, Mim Çeko’nun kuruluş hikayesinden bugünlere gelişini, gelecek planlarının neler olduğunu, sektörle ve AİMSAD’la ilgili görüşlerini sizler için anlattı.
Salih Bey öncelikle bize firmanızın faaliyete başladığı ilk yıllardan ve kuruluş hikayesinden bahseder misiniz?
Firmamız 1976 yılında Ankara’da teknik öğretmen olan babam İhsan Atalay, yine teknik öğretmen olan Muammer Balkan ve amcam eski dünya olimpiyat şampiyonu güreşçi Mahmut Atalay ortaklığında kuruldu. Babam tarafından konulmuş olan firma ismimiz Mim Çeko, makine imalat çelik konstrüksiyon kelimelerinin kısaltılmasından oluşuyor. Babam aslında torna tesfiye bölümünde teknik öğretmendi. Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’ndan mezun olduktan sonra Kırıkkale top fabrikasında çalışmış bir müddet. Daha sonra öğretmenliğe başlamış. Önce Çankırı’da ardından Ankara’da öğretmenlik yapmış. Abidin Paşa Endüstri Meslek Lisesi’nde teknik öğretmen iken öğretmenliği bırakıp, ortağıyla birlikte Mim Çeko Makine’yi kurmuş.
Mim Çeko’nun ürettiği ilk makineler nelerdi?
Firmamız ilk olarak makine yedek parça üreterek faaliyete başladı. TÜMOSAN ve Makine Kimya Sanayi gibi büyük firmalara yedek parça üretmek amacıyla Ankara İskit’deki Demir Sanayi Sitesi’nde kuruldu. Daha sonraki yıllarda sektörde ilerlemek ve iş hacmimizi geliştirmek adına tutkal sürme makinesi üretimine başladık. Türkiye’de tutkal sürme makinesini üreten ilk firma babam sayesinde biz olduk. Gelen talepler ve bu makinenin Türkiye’de o dönemde henüz üretilmemesi bizim bu alanda gelişmemize neden oldu. Şimdiyse seri üretimini talep az olduğu için yapmıyoruz ama sipariş olursa da üretiyoruz. Bu makinenin üretimine o dönemde 7-8 yıl devam ettik. Ardından bant zımpara türünde makine, metal işleme grubundan alüminyum tranjer makinesi ürettik. Piyasası çok dar ve üretici sayısı fazla olduğu için bunlar çok uzun soluklu üretimler olmadı. 2. ortağımız da firma kurulduktan yaklaşık 10 yıl sonra öğretmen olarak tekrar mesleğe döndü. Bir dönem daha babam tek başına üretime devam etti ve 1997 yılında o da tekrar öğretmenliğe dönmek üzere işi bize yani kardeşimle bana devretti.
Siz o zaman kaç yaşındaydınız? İşe ve şirkete adaptasyonunuz zor oldu mu?
Ben şirketi babamdan devraldığımızda 27 yaşındaydım. O dönemde askerlik öncesi mobilya üretimi yapan büyük bir firmada makine elektrik ve bakım onarım bölümünde mesleğimde kendimi geliştirmek üzere çalışıyordum. Kardeşim Fatih de okuyordu. İşe adaptasyonda sorun yaşamadık, çünkü hem bizim çocukluğumuz ve gençliğimiz okuldan arta kalan zamanlarda babamıza çıraklık yaparak geçmişti hem de bu işin okulunu okumuştuk.
Çocukluğumuzda yaz tatillerinde babamın atölyesinde zaman geçirirdik hatta üretim sürecinde çalışırdık. Ayrıca ben ve kardeşim meslek lisesi mezunuyuz. Ben elektrik, kardeşim makine bölümü mezunu. Şu anda ikimiz de mesleğimizi tam anlamıyla uyguluyoruz. Meslek lisesinden ve şirketi devraldıktan sonra okumaya da devam ettik. Ben işletme okudum, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, İşletme Bölümü mezunuyum kardeşim ise Ankara Üniversitesi, Makine Bölümü mezunu.
Şirketi devraldıktan sonra ürettiğiniz ürünlerde bir değişiklik oldu mu?
Atölyemizde 1997 yılında aylık 10 adet, yıllık 120 adet üretim yapılıyordu. Alüminyum doğrama makinesi üretiyorduk. O dönemde o makineyi fazla üretmedik. Ağaç işleme piyasasında bizden gelen talepleri değerlendirdik ve bunları üretime döndürdük. O dönemde postforming, roller pres, laminat yüzey işleme makineleri adı altında bazı makineler yaptık. Yine sektörün bizi yönlendirmesi sonucunda 2000 yılında kenar bantlama makinesi üretmeye başladık. O dönemden bu yana da sadece bu makineyi üretiyoruz.
Sadece iç pazara mı üretim yapıyorsunuz?
Hayır, ihracatımız da var ama çok yüksek oranda değil henüz. İkinci bir firmamız olan Atalay Grup üzerinden ithalat ve ihracat yapıyoruz. İhracat yaptığımız ülkeler hep komşularımızdan oluşuyor. İran ve Suriye’de yaşanan sıkıntılar ihracatı-mızı olumsuz etkiledi. Bu iki ülkenin dışında üretimimizin yüzde 10’unu diğer Arap ülkelerine satıyoruz. Yıllık üretimimiz 150 adetten oluşuyor. Yılda 15’e yakın makineyi ise 4 ülkeye; Kazakistan, Kuveyt, İran, Gürcistan ve Ürdün’e ihraç ediyoruz.
Planlarınız arasında ihracatı artırmak var mı?
İhracatı artırmayı, toplam üretimimizin yüzde 40’ını yurt dışına satmayı düşünüyoruz. Ortadoğu ülkeleri, Güney Amerika ülkeleri bu yüzde 40 hedefe ulaşmak için bize yeni pazar olacak. Ayrıca bir iki içinde yıl sonra yurt dışı fuarlara katılmayı planlıyoruz. Rusya ve Ortadoğu ülkelerine bayilik vermeyi düşünüyoruz. Şu anda İran’da ve Kuveyt’te birer bayimiz var. İhracat ayağını güçlendirmek için yurt dışında yeni bayilerle anlaşmaya devam edeceğiz.
Peki ihracat için üretimi artırmayı hatta yeni yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?
Şu anda 1000 metrekarelik bir alanda 15 personelle üretim yapıyoruz. Gelecekte büyümek istiyoruz, bunun için de yatırım yapma düşüncemiz var tabi. 2 bin metrekarelik bir alanda üretim yapıp 20-25 personel istihdam edeceğimiz yeni bir yatırım planlıyoruz. Ama yatırım için uygun koşulları ve ülke ortamını kolluyoruz. Piyasada şu anda darlık var. Yatırımı belki yeni yılda değerlendirebiliriz. İşletmenin büyümesiyle ilgili bazı değerlendirmelerimiz olmuştu zaten. Her zaman yedeğimizde, aklımızda yeni makine türlerinin üretimleri var. Bu yeni yatırımı gerçekleştirdiğimizde belki bu yeni üretim konularını da hayata geçirebiliriz.
Mim Çeko ile ilgili bilgilerin ardından sektörle ilgili görüşlerinizi almak isterim. Türkiye’nin bu sektörde uluslararası pazardaki konumunu nasıl bulunuyorsunuz?
Bunu fiyat ve kalite açısından değerlendirmek gerek. Almanya ve İtalya belli bir kalitede olmasıyla sektörün liderleri konumundalar. Türkiye de belli bir kaliteyi yakalamak üzere. Hammadde girdilerimiz son derece kaliteli. Fiyat konusunda ise onlar bizden daha yüksek seviyedeler. Ancak Türkiye’nin zamanla kalitesiyle istediği fiyatlara çıkabileceğine inanıyorum. Sektörümüz bence dünyada ilk 5’te yer alıyor.
Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ağaç işleme makineleri sektörü son 10 yılda çok ciddi bir değişim yaşadı. İthal makinelerin Türkiye’ye gelmesi yerli üreticinin de ufkunu açtı. Biz sektörden arkadaşlarla bir araya gelip konuştuğumuzda sektörün bundan daha ilerisi ne olabilir diye düşünüyoruz. İnsan ihtiyaçları hiç bitmiyor. Mobilya sektöründe moda ve tasarım sürekli değişiyor. Her gün yeni ürün ve malzeme çıkıyor. Bu hızlı değişim bizim sektörümüzü de etkilemeye devam edecek. Gelecek açısından sektörün çok parlak olduğunu düşünüyorum.
Peki sizce sektörün yaşadığı sorunların ve eksikliklerin başında neler geliyor?
Türk ağaç işleme makineleri sektörünün büyük birkaç sorunu var, bunların başında da tanıtım geliyor. İçinde bulunduğumuz sektörü çok iyi tanıtmak gerekiyor. Firmaların daha hızlı büyümesi için yurt içi ve yurt dışı fuarlara katılmaları gerekiyor. Bir diğer sıkıntımız ise nitelikli eleman. Biz firma olarak yeterli seviyede nitelikli eleman bulsak 10-20 tane daha kişiyi istihdam edebilecek durumdayız aslında. Ama maalesef nitelikli eleman bulamıyoruz. Ben Türkiye’de işsizliğin boyutunun çok yüksek olduğunu düşünmüyorum. Gerçek sorun, eğitim eksikliği ve meslek sahibi olamama…
Bu sorunların çözümü konusunda AİMSAD ne gibi çalışmalara imza atmalı, önerileriniz neler?
Sektördeki üretici firmaların kendi içinde de bir rekabeti var. Bu rekabetin belli bir seviyeye gelmesi sağlanabilir. Yurt içi ve yurt dışı fuarlara katılımı kolaylaştırıcı çalışmalar AİMSAD sayesinde daha mümkün olabilir. Ayrıca sektörün en büyük sorunların biri olan nitelikli eleman konusunda sektördeki eksikliği giderecek çalışmalar yapılabilir. Tezgahta montajda çalışabilecek nitelikli elemanları bizim meslek liselerinden çıkarmamız gerekiyor. Okullarla sanayi arasında işbirliği mutlaka gerekiyor. Şu anda bu konuda başlamış bir proje var. AİMSAD’ın, İstanbul Pendik’teki bir okulun hamisi olarak çalışma yaptığını öğrendik ve sevindik. Umarım gelecekte diğer okullarla da böyle projeler ve işbirlikleri gerçekleştirilir.
“AİMSAD’ın sektöre faydaları büyük olacak”
“AİMSAD kurulduktan sonra bu örgütlenme ve birliktelik için çok geç kalındığını fark ettik. Derneğimiz çok genç. Ama henüz 1 yaşında olmasına rağmen yapılan çalışmalar, dernek yöneticileri ve profesyonelleri sayesinde hızlı adımlar atılarak yapılması gereken hamleler yapıldı. Fuar konusunda çok büyük bir dağınıklık vardı. Onun toparlanmasında çok büyük etkileri oldu ve ilerleyen yıllarda ağaç işleme makineleri üreticileri açısından çok daha iyi koşullarla bu fuarın yapılması için çalışmalar yapılacaktır. AİMSAD’ın bize çok büyük faydaları olacak. Bu derneğin sektörün gelişimi için gerekli olduğuna ve emek harcandığında daha başarılı olacağımıza inanıyoruz. Bu noktada da Dernek Başkanımıza, Yönetim Kurulu’na ve profesyonellerine bu başarılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Çalışmaları çok profesyonel şekilde yürütüyorlar. Bu anlamda beklentimizin çok üzerinde bir sistem işliyor. Biz de üyeler ve firmalar olarak elimizden ne gelirse yapacağız.”