Öz Anadolu Grup Makina Kurucusu Mustafa Köksal, büyüme ve başarılarında en önemli faktörün disiplin, dürüstlük ve öz sermaye olduğuna dikkat çekiyor. Sektörde 40 yıldır yaşanan değişime de vurgu yapan Köksal, meslekte genç kuşakların kalmak istemediğini, bu nedenle personel sıkıntısı yaşandığını söylüyor. Babası gibi ilkokul yıllarında sektörle tanışan ve bir anlamda elinin hamuru ile erkek işinin de yapılabileceğini gösteren Sebahat Köksal ise devletin kayıtlı-kurumsallaşmış çalışan firmalara karşı yaptırımlarının çok fazla olduğunu vurguluyor. Bu nedenle haksız rekabet yaşadıklarını anlatan Sebahat Köksal, sektöre devlet desteğinin ve eğitim çalışmalarının artması gerektiğini belirtiyor. Mustafa ve Sebahat Köksal ile Öz Anadolu Grup Makina’nın başarı öyküsü üzerinden ağaç işleme makineleri sektöründeki mevcut durumu, yaşanan sorunları ve yapılması gerekenleri konuştuk.
Mustafa Köksal: 1961 yılında Ankara’da doğdum. İlkokul mezunuyum. Çocukluğumdan beri çalışıyorum ve hala da işimizin başındayım. 1991 yılında bu sektörde imalata başladım. O yıllarda 3 ortak işe başlamıştık.
Mustafa Köksal: Bir aile dostumuzun işyerinde ilk yatar daire makinesi ile tanıştım. O zaman 12 yaşında idim. Demircilik, baba mesleğimizdi. Öyle olunca makine işine daha fazla merak duyduk. İlk Turanlar Makina’da işe başladım. Oradan ayrılınca 3 ortak kendi işimizi kurduk. 1997 yılında ortaklardan ayrılarak Öz Anadolu Makina olarak yolumuza devam ettik. O günden bugüne kadar yol aldık. 2011 yılında da işleri kızıma devrettim. Bugüne kadar sektörde doğru hizmet vermek için çaba harcadık.
Ömrünü bu mesleğe adamış Mustafa Köksal… İlkokulu bitirir bitirmez makine ile tanışmış ve o günden bu yana da makine hayatının parçası olmuş. Son 5 yıldır ise mesleğine olan tutkusunu kızı Sebahat Köksal ile paylaşıyor. Baba-kızın çabası sayesinde şirketleri sektörde emin adımlarla büyüyor.
Mustafa Köksal: Cumba makinesi ürettik. Çünkü o yıllarda piyasada en fazla o talep ediliyordu. Şu anda elimizden geldiğince teknolojiyi takip ederek son sistem makinelerin üretimine devam ediyoruz.
Mustafa Köksal: Öncelikle paylaşmayı öğrendik. 1997 yılından sonra tek başımıza yol aldık. 2010 yılında fabrika yatırımımızı yaptık ve Kazan’daki fabrikamıza taşındık.
Mustafa Köksal: İlk olarak Ankara-Siteler’deki 120 metrekarelik bir dükkânda hizmet vermeye başladık. Sonra ortaklarımızdan ayrılınca biz 600 metrekare alana sahip bir yerde devam ettik. Şimdi ise Sarayköy-Kazan’daki Keresteciler Sanayi Sitesi’nde bulunan 5 bin 400 metrekare kapalı, 6 bin metrekare açık alandaki fabrikamızda üretim yapıyoruz. Burası 2011 yılında hizmete girdi.
“Şu anda elimizden geldiğince teknolojiyi takip ederek son sistem makinelerin üretimine devam ediyoruz. Doğu pazarına odaklandık. Orada yeni bir yapılanma olacak. Her bir inşaat yeni bir makine anlamına geliyor. Mobilya sektörü için orası inanılmaz bir potansiyele sahip. Dolayısıyla oradaki mobilya sektörü için de makine talebi olacaktır. Bunun dışında Almanya ile görüşme halindeyiz. Almanya’ya bir tane makine yollamıştık. Şimdi devamı gelecek.”
Mustafa Köksal: Yılda 500 makine üretiyoruz. Fonksiyonlarda değişiklik yapıldı.
Mustafa Köksal: Kendimiz üretimimizin yüzde 10’luk bölümünü ihraç ediyoruz. Geri kalan bölümünü iç pazara sunuyoruz.
Sebahat Köksal: Ancak bayilerimiz de ihracat yapıyor. Onların yaptığı ihracatı da düşünürsek; üretimin yüzde 40’ı ihraç ediliyor. Azerbaycan, Irak, Nijerya, İran, Gürcistan ve Türkmenistan’a ihracat gerçekleştiriyoruz.
Sebahat Köksal: 1990 yılında doğdum. Eğitimimi Çankaya Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde tamamladım. Ailenin 3 çocuğundan birisiyim. Erkek kardeşim üniversitede uluslararası ilişkiler bölümünde okuyor ve okul bitince ihracata odaklanacak. Bizim sektörümüzde baba-kız çalışıyoruz. Erkek egemen bir sektörde kadın olarak babama destek oluyorum. Daha ilkokul yıllarından itibaren babamın işine gidip gelirken heveslenip babam ile birlikte çalışmayı arzu etmiştim. Bugün de birlikte çalışıyoruz. Artık bizim sektörümüze de kadın eli değdi. İlk, Siteler’deki yerimizde çalıştım. Önce başladığımda kadın olarak istenmeyen bir personel iken, bugün babamın üzerindeki sorumlulukları paylaşınca artık istenen bir personel oluyorsunuz. Eskiden erkek egemen bir meslek dalında çok da hoş karşılanmıyordu. Bankaya giderken bile yanıma biri verilirdi. Babam yalnız kalmasın diye başladığım bir hikâye idi. Ama şimdi çalışırken mutlu olduğum ve şirket sahibi olduğum bir noktayım.
Mustafa Köksal: Doğu pazarına odaklandık. Biz üçüncü dünya ülkelerine daha fazla odaklanıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda az miktarda mal gönderiyorduk. Orada yeni bir yapılanma olacak. Her bir inşaat yeni bir makine anlamına geliyor. Mobilya sektörü için orası inanılmaz bir potansiyele sahip. Dolayısıyla mobilya sektörü için de makine talebi olacaktır. Bunun dışında Almanya ile görüşme halindeyiz. Almanya’ya bir tane makine yollamıştık. Şimdi devamı gelecek.
Mustafa Köksal: Diğer ülkeler zaten kendileri üretebiliyor. Bir Fransa, İtalya, Almanya’ya bakın. Bizim malımızın fiyatı uygun olduğu için alıyorlar. Almanya yoksa bizden neden mal alsın? İhracat firmalar için büyük avantaj. Sektörün ihracata odaklanması gerekiyor.
Sebahat Köksal: Bizim asıl uzmanlığımız kenar bantlama makineleridir. Bantlama makineleri üze- rine çeşitliliğimiz var. Bu alanda 15 farklı çeşitte üretim yapabiliyoruz. 12 çeşidimizi sürekli olarak üretiyoruz. Geri kalanını ise müşteriden gelen talep doğrultusunda ısmarlama üretiyoruz. Burada 30 kişiye istidam sağlıyoruz.
Sebahat Köksal: Son dönemde kurumsallaşma yönünde hareket ettik. Siteler’de hitap ettiğimiz pazar ile burada hitap ettiğimiz pazar arasında farklar oluştu. İkinci kuşak olarak kurallara odaklandık. Sektörde geldiğimiz noktada iyi bir yerdeyiz. Adımızı duyurduk. Bu ismi daha da yükseltebilmek, kalitemizi koruyarak ve hizmet sektöründe ilerlemek istiyoruz.
Farklı dallarda üretim yapmayacağız. Tek üründe uzmanlaşıp eniyisi olmayı ilke edindik. 2016 yılı verimli değildi. 2015 yılına göre oldukça düşük bir ihracat rakamımız oldu. 2017 yılında ihracata ağırlık verip ve girmediğimiz pazarlara girmek istiyoruz. Önceliğimizde doğu pazarı var. Üçüncü dünya ülkelerine daha fazla odakla-nıyoruz. Çalışmalarımıza mevcut bayi ağımız ile devam edeceğiz. Azerbaycan ve Irak’ta da bayilerimiz var. Toplam 15 bayimiz var. Bayi sayımızı arttırmayı düşünmüyoruz.
Sebahat Köksal: Farklı dallarda üretim yapmayacağız. Tek üründe uzmanlaşıp en iyisi olmayı ilke edindik. Kurumsallaşmayı tamamlamak ve ihracatı arttırmak istiyoruz. 2016 yılı verimli değildi. 2015 yılına göre oldukça düşük bir ihracat rakamımız oldu. 2017 yılında ihracata ağırlık vereceğiz ve girmediğimiz pazarlara girmeyi istiyoruz. Doğu pazarı önceliğimiz.
Amacımız; sadece ürünü satmak değil. Bizim için satış sonrası hizmet kalitesi çok önemli. Buna hakim olabileceğimiz bir pazarda olmak istiyoruz. Doğu aç bir pazar. Biz imalatımızı en iyi bir şekilde yapmayı odaklanıyoruz. 15 tane bayimiz var. Onlar üzerinden de ihracatımızı arttırmak istiyoruz.
Mustafa Köksal: Çalışmalarımıza mevcut bayi ağımız ile devam edeceğiz. Azerbaycan ve Irak’ta da bayilerimiz var. Toplamda 15 bayimiz ile yolumuza devam edeceğiz. Bayi sayımızı arttırmayı düşünmüyoruz.
Mustafa Köksal: Şu anda üretim kapasitemiz yeterli. Yılda 1000 adet üretim yapabiliriz. Alan ve ürün çeşidimiz buna müsait. Personel sayımızı arttırarak bunu yapabiliriz.
Sebahat Köksal: İnsanı ilk bakışta tanımak… Müşteri geldiği zaman; onun gerçekten alıcı mı satıcı mı olduğunu anlayabiliriz. İnsan sarrafı olduk. Bunu babamdan öğrendim. Bir ürünü aldığınızda satış sonrası hizmeti çok önemli. Bir parça aldığımız yerde bizim için çok önemli. Dolayısıyla kendi çalıştığım ve ürün aldığım kişileri de önemsiyoruz. Babamdan aldığım en önemli tecrübe; mevcut personelin verimli kullanılması. Babam, “Her işi ben yapacağım demeyin. Paylaşmayı bilin, organize etmeyi bilin… Yanınızdaki insanları kontrol etmeyi bilin” der. Bu çok önemli paylaşımlardır. Burada denge kurmam gerektiğini ifade eder. Fevri çıkışlarım olduğunda bunu doğru yönetmem gerektiğini söyler.
Mustafa Köksal: Eskiden yokluk vardı. Herkes imalat yapamazdı. İş bulamazdı. Şimdi ise çalıştıracak işçi bulamıyoruz. Biz de işçi arıyoruz ama bulamıyoruz. Personeli uzun soluklu tutamıyoruz. İşsizlik yok, buna inanmıyorum. Türkiye’de tembellik ve iş beğenmeme var. Bizim zamanımızda ustamızın yanına giderken dizlerimiz titrerdi, şimdi bile hala yanına giderken hürmetle gideriz ve çekiniriz. Ustamız bize ne iş verirse biz o işi yapardık. ‘Ben bu işi yapmayacağım’ deme şansımız yoktu. Sektörün genelinde bu sıkıntı var. İşveren; yabancı uyruklu personel çalıştırmak istiyor. Çünkü işçi bulamıyoruz ve bu yasa en kısa zamanda çıkmalı. Staj yapanlarda bu sektörde kalmak istemiyorlar. Stajını tamamlayıp gidiyor.
Sebahat Köksal: Bizim sektörümüzde tecrübe ile yol alınır. Bu iş sadece okulda öğrenilmiyor. Buradaki mutfağı öğrenmek zorundalar.
Mustafa Köksal: Her şeye rağmen mesleğimi seviyorum. Tabi ki güzel şeyler oluyor. Müşterinin bir teşekkür telefonu ile bütün yorgunluğumuz gidiyor.
Mustafa Köksal: Firma olarak AR-GE çalışmaları yapılıyor. Yeni teknoloji kullanıyoruz.
Sebahat Köksal: Biz CE belgeli üretim yapıyoruz. Standartlarımız belli. O standartlarda ürettiğimiz için kalitemizi her geçen gün yükseltiyoruz. Ayrıca dünyadaki fuarları takip ederek bizim dışımızda neler yapılıyor onları da yakından takip ediyoruz. Bizim en büyük kaybımız, devletin sektöre sahip çıkmaması. Devlet kanalından çok büyük baskı altındayız. Üretim maliyetlerimiz çok yüksek. Sürekli bir denetimdeyiz. Biz böyle üretim yaparken, bir taraftan da merdiven altı üretim yapılıyor. Biz bunları yaptığımız için hiçbir artı puan ya da kolaylık sağlanmıyor. Ama öbür taraftan merdiven altı üretim yapan firmalara bu denetimler uygulanmıyor. Bu da haksız rekabete neden oluyor. Bizim gibi işini kurallarına göre yapan firmalara belli kolaylıklar sağlanmalı. Sektörde eğitim seviyesini de yükseltmek gerekiyor. Burada devletin personele bazı şeyleri zorunlu kılmalı. Biz nasıl işveren olarak kurallara uygun hareket ediyorsak, personelin kalitesini yükseltmek için de devletin eğitim vermesi gerekiyor. Bize zorunlu kurallar uygulanıyorsa, personelin de içinde aynı zorunlulukları olmalı. Eğitime ağırlık verilmek zorunda…
AİMSAD faaliyetlerine yönelik görüşlerinizi ve önerilerinizi paylaşır mısınız?
Mustafa Köksal: Dernekleşme konusunda çok geç kaldık. Ama ağı genişletmeliyiz. Kendi sektörümüzden üyelerimizi derneğe katmamız lazım.
Sebahat Köksal: Dernek bence sadece kendi sektörümüz değil benim iş alanımda olan kişileri de daha fazla bir araya getirebilir. Üye olmak da gerekmeyebilir. Dernek sektörü tanıtmaya başladı. Bunlar güzel faaliyetler. Bu gibi çalışmaların daha da arttırılmasında fayda olduğunu düşünüyorum.
Sebahat Köksal: 2015 yılında KOSGEB’e bir başvurumuz oldu. Hala çıkmadı. Tek açıklama ise; ‘Ödenek çıkmadı’ oldu. Ayrıca bu konuda başvurular konusunda prosedürler çok fazla. Özellikle de evrak prosedürü ile uğraşıyoruz.
Mustafa Köksal: Fuar destekleri çok az. Hem yurtdışı ve hem yurtiçindeki fuarlar için bu durum geçerli. Burada prosedürler gene çok fazla. ‘Borcu yok’ kâğıdınız olmadan, yardım alamıyorsunuz. Bugün sektör için bu büyük bir sıkıntı.
Sebahat Köksal: Biz üretime devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde piyasa açılacak. O döneme hazırlıklı olalım. Satışlar açıldığında biz sipariş yetiştirme derdinde olmaktansa bu zamanı doğru kullanarak yol alacağız.
Mustafa Köksal: Öz sermayesi ile çalışan firmalar ayakta durabilir. Çek senet ile ‘geleceği’ ödemeyi düşünenler için zorlu bir süreç var. ‘Hatır çek’lerinin olduğu bir piyasa gerçeği yaşıyoruz. Bu da sıkıntı yaratıyor. Dolayısıyla piyasadaki arkadaşlarımızın bu dönemde dikkatli olmasını öneriyorum. Sağlam müşteri ve tedarik firmaları ile çalışsınlar. Çek senet yasasını da devletin düzenlemesi lazım. Piyasada çok fazla çek yazılıyor.
Sebahat Köksal: Bugün bankacılık sektörü, nefes alan herkese çek verebiliyor. Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Gerektiğinde karşılıksız çek konusunda yeniden hapis cezası uygulanmalı. Bu yasa devreye girmeli. Senet ve çekte yaptırımın arttırılması gerekiyor.
Mustafa Köksal: Disiplin, dürüstlük ve öz sermaye ile büyüme…
Sebahat Köksal: Bizde asıl iş makine satışından sonra başlıyor. Biz asla kaçak dövüşmüyoruz. Bizden kaynaklanan bir hata ise düzeltmesini biliyoruz. Bu da bizim markamıza olan güveni arttırıyor. Bu bütün birimlerimiz için geçerlidir.
“Bizim asıl uzmanlığımız kenar bantlama makineleridir. Bantlama makineleri üzerine çeşitliliğimiz var. Bu alanda 15 farklı çeşitte üretim yapabiliyoruz. 12 çeşidimizi sürekli olarak üreti-yoruz. Geri kalanını ise müşteriden gelen talep doğrultusunda ısmarlama üretiyoruz.
Son dönemde kurumsallaşma yönünde hareket ettik. Siteler’de hitap ettiğimiz pazar ile burada hitap ettiğimiz pazar arasında farklar oluştu. İkinci kuşak olarak kurallara odaklandık. Sektörde geldiğimiz noktada iyiyiz. Adımızı duyurduk. Bu ismi daha da yükseltebilmek, kali-temizi koruyarak hizmet sektöründe ilerlemek en büyük hedefimiz. Babamdan aldığım en önemli tecrübe ise mevcut personelin verimli kullanılması yönünde oldu. Babam, ‘Her işi ben yapacağım demeyin. Paylaşmayı, organize etmeyi ve yanınızdaki insanları kontrol etmeyi bilin’ der. Bu çok önemli paylaşımlardır.”